İlkbaharın ilk günlerinde arıcının
kovanlar üzerinde yapacağı çalışmaların, o seneki bal verimi üzerinde çok büyük
etkileri olur. Bilinçli bir arıcı ilkbahar bakımını ihmal etmeyerek, arılıktaki
problemleri en baştan çözer ve bal toplama mevsiminde arılarını en verimli
şekilde çalıştırır.
Verimi yüksek ürün almak isteyen arıcının hedefi, büyük bal toplama mevsimine
kadar kovandaki arı sayısını mümkün olduğunca çok artırmak olmalıdır. Bal
toplama mevsiminde bu sayıyı 80.000-100.000 yapabilen arıcı o sene istediği
miktardaki balı alabilir. Bu sayı ne kadar düşük olursa arının getireceği ve
depolayacağı bal da o kadar az olur.
Arazide nektar akımının yoğunlaştığı günler olarak tanımlayabileceğimiz büyük
bal toplama mevsimi, ortalama olarak 10 ile 30 günlük bir süreyi kapsar. Bu
dönemde bitkilerin oluşturduğu nektar miktarı en üst seviyeye çıkar. Bu süre
yıl, iklim, mevsim ve coğrafi koşullara göre değişir. Arılar günlük
ihtiyaçlarından artan balı ancak bu mevsimde kovanlara depolayabilirler. Toplam
arıcılık faaliyetlerini mevsimlere bölersek, büyük bal toplama mevsimi süre
olarak çok az bir zaman dilimini kapsar.
İlkbaharda arılıkta yapacağımız ilk işlerden biri, kış için aldığımız önlemler
arıların uçuşunu engelleyecek şekildeyse bunları kaldırmaktır. Eğer kovanları
yanyana yaklaştırıp üstlerini örttüysek, kovan yerleşimlerini gerçek durumlarına
getirmek gerekir. Kovan giriş delikleri kapatılmışsa açılmalıdır. Ayrıca kovan
uçuş deliklerini tıkayan arı ölüleri temizlenmelidir.
İLK BAKIM VE KOVANLARIN DIŞTAN MUAYENESİ
Arılar ilkbaharın sıcak günlerinde özellikle dışkılamak için dışarı çıkma
fırsatını kaçırmaz. Etrafta çiçekler açmaya başladığı zaman artık kovana polen
de taşımaya başlarlar. Fakat geceleri soğuk ve gündüzleri de sıcaklık değişken
olduğu için, havalar iyice ısınıncaya kadar kovanı açmak doğru değildir. Çünkü
böyle bir hareket yavruların üşümesine neden olacağı gibi, kovan ısısını
düşürdüğü için bal tüketimini de artırır. Ayrıca soğuk havalarda kovan kapağının
açılması arıları paniğe sevkeder ve çok hırçınlaştırır. Bu yüzden havalar
ısınıncaya kadar kovanı dıştan muayene ederek ve arıların hareketlerine bakarak
problemleri tesbit etmek gerekir. Arıcının dıştan muayene yaparak tesbit etmesi
gereken durumlar şunlardır:
a) Ana arının varlığı: Bir kovanın
hayatiyetini devam ettirebilmesi için ilkbaharda ana arının var olup olmadığı
çok önemlidir. Müsait günlerde arılar hızlı bir şekilde çalışıp kovana polen
getiriyorlarsa bu ana arının varlığına işarettir. Eğer arılar polen taşımıyor ve
kovanın dış yüzünde geziniyorlarsa ana arı büyük ihtimalle kışın ölmüştür.
b) Besin durumu: Kovan alt
tablasında görülen balmumu kırıntıları arıların açlık çektiğini gösteren
işaretlerden biridir. Ayrıca larvalar dışarı atılmaya başlanmışsa, bunun sebebi
yavruların üşümesi olabileceği gibi, aç kalmaları da olabilir. Dışarıya yoğun
bir şekilde ölü arı atılıyor olması da akla, kovan içinde oluşan bir hastalık
dışında, besin durumunun kritik seviyede olduğunu getirir. Besin durumu
azaldığında kovan içindeki yaşlı arılar genç nesillerin yaşama şanslarını
artırmak için intihar etmeye başlar. Arılar genelde kafalarını petek gözü içine
sokup havasız kalmak suretiyle intihar ederler.
Bir kovanın ortalama ağırlığı biliniyorsa, kucağımıza alıp tartarak içindeki
yiyecek durumunu tahmin edebiliriz.
Bu dönemde havalar iyice ısınmadığı için arılara şerbet vermek doğru değildir.
İhtiyacı olan kovanlara acilen katı yem vermek gerekir. Pratik bilgiler kısmında
anlatıldığı gibi pudra şekeri ve süzme baldan arı keki yapılarak yemleme
deliğinden verilir. Eğer arı keki yapılacak malzeme bulunamıyorsa, geçen
dönemden kalan ballı bir çerçevenin sırları alınarak kuluçkalık çerçevelerinin
üzerine yatırılır. Üzeri hemen bir bezle örtülerek kapak kapatılır.
c) Kovan mevcudu: İşçi
arılar kovana birer ikişer girip çıkıyorlarsa, kovanın arı mevcudu az ve
dolayısıyla zayıf sayılır. Ama işçi arıların canlı bir şekilde üçer beşer girip
çıkması o kovanın güçlü olduğunu gösterir. Ayrıca akşam arılar yerlerine
girdikten sonra, kovana kulağımızı dayayıp bir elimizde tıklatınca, güçlü
kovanlar çok hızlı tepki verir ve güçlü bir vızıltı çıkarır. Güçsüz kovanların
vızıltısı ise çok zayıftır.
d) Hastalık durumu: Kovandaki
arıların herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığı da uçuşları
gözlemlenerek tahmin edilebilir. Kovan tablasında normalinden çok fazla arı
ölüsü varsa ve kovandaki besin miktarının da yeterli olduğu biliniyorsa, bu
durumda hastalıktan şüphelenilmelidir.
Yerlerde kanatsız arılar geziniyorsa varroa hastalığı var demektir. Yerlerde ve
uçma tahtası etrafında küçük gruplar varsa ve arılar uçmuyorsa nosema
hastalığından şüphelenmelidir. Arılar içeriden kovan uçma tablasına mumya
görünüşlü yavru ölüleri taşıyorsa, kireç ya da taş hastalığı vardır. Dışarı
çıktıkları ilk birkaç gün arıların ishal olması normaldir. Fakat daha uzunca bir
süre uçuç tablası ve arılığın önü kirleniyorsa dizanteriden şüphe edilmelidir.
Dıştan muayene esnasında problem tesbit edilen kovanlar işaretlenerek, içten
muayene esnasında ilk önce bunlara bakılmalıdır.
BÜYÜK
BAKIM VE KOVANLARIN İÇTEN MUAYENESİ
Havalar iyice ısınıp, gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farkı azaldığında,
artık kovanların büyük bakım ve içten muayenesinin zamanı gelmiş demektir.
Bakıma sakin ve güneşli bir günün sabahında başlanır. Bakım esnasında sırasıyla
şu işleri yapmak gerekir:
a) Eğer arılar
hırçınsa körük yakılır ve usulüne uygun şekilde kovana duman verilir. Duman
usulüne uygun verilmezse arılarda tam tersi bir etki yapar ve onları daha da
hırçınlaştırır. Bu dönemde arazide nektar akımı yeterli olmadığı ve kovandaki
besin miktarı da kritik seviyede olduğu için, arılar stres altındadır.
Dolayısıyla bu dönemde arılar her zamankinden daha hırçın olur. Körük bol duman
verecek şekilde pratik bilgiler bölümünde anlatıldığı gibi yakılır. Uçma
deliğinden yavaş dalgalar halinde 2-3 kere duman verilir ve yaklaşık 2 dakika
beklendikten sonra, gürültü yapmamaya dikkat ederek, üst kapak örtüsü açılarak
kontrole başlanır. Eğer gerekirse üst kapak örtüsünün kenarlarından da bir kaç
kere yavaşça duman verilir.
Yavruların üşümemesi için, üst kapak örtüsünün tamamı birden açılmaz. Eğer kovan
üst kapak örtüsü tek parça ise, kaldırıldıktan sonra kovan üstü açık
bırakılmayarak, bir bezle örtülür ve gerektiği kadarı açılır. Kontrol sırasında
telaşsız ve hızlı bir şekilde hareket edilir.
b) Kovan çerçeveleri birer birer elden geçirilerek durumları kontrol
edilir. Bu kontrol sırasında işçi arı sayısı, yumurta ve larva durumu, bal,
polen durumu gözden geçirilir.
Çerçeveler kovan üzerinde tutularak kontrol edilir. Böylece ana arının dışarı
düşerek telef olma riski ortadan kaldırılmış olur.
Aynı çerçevede farklı büyüme aşamasındaki larvalar karışık halde duruyorsa ve
aralarda boş gözler de varsa, bu ana arının yaşlılığının ya da verimsizliğinin
işaretidir. Aslında aynı çerçevede farklı aşamalarda larvalar bulunması
normaldir. Fakat verimli bir anaarı, hücre aralarında hiç boşluk bırakmadan
yumurtlar ve yavrulu alanlar bir şerit şeklinde birbirini takip eder. Farklı
aşamalardaki larvaların oluşturduğu alanlar düzgün görünümlüdür, birbirine
karışmış şekilde değildir.
Arılar özellikle soğuk havalarda kovan içerisinde salkım düzeni oluştururlar. Bu
yüzden ilkbaharın ilk günlerinde, arıların yoğun olarak bulunduğu kovanın
ortasındaki çerçevelerde daha çok kuluçka bulunur, kenarlara doğru ilerledikçe
hem arı sayısı hem de kuluçka sayısı azalır. Havalar iyice ısınıp, arılar kovana
yayılmaya başladıkça kenarlara doğru olan çerçevelerde de kuluçka sayısı artmaya
başlar.
Kuluçkalıktaki ısının sabit tutulabilmesi için, arılar tarafından işgal
edilmemiş çerçevereler çıkarılıp, kovan bölme tahtası konarak kovan içinin hacmi
küçültülür. Bölme tahtasının boş kalan bölümüne saman, ot, gazete vesaire
doldurularak izolasyon sağlanır. Yine kovan üst örtüsünün yavruların üşümeyeceği
şekilde elden geçirilmesi gerekir.
Bir de geçen dönemden kalan ballı çerçeveler çok yer işgal ederek ana arıya
yumurtlama alanı bırakmamış olabilir. Bu çerçeveler alınarak yerine kabartılmış
veya temel petekli çerçeve takılır. Ya da arazideki nektar akımı çok olduğu için
arılar bol miktarda bal getirerek depoladıkları için, yine ana arıya yumurtlama
alanı kalmamış olabilir.
Kuluçkalıktaki erkek arı hücreli petekler de çıkarılarak yerlerine dişi gözlü
kabartılmış petek ya da hazır petek konulmalıdır.
c) Anaarının var olup olmadığına ve varsa durumuna bakılır. Kanatları
yıpranmış, yaşlanmış, hastalanmış ya da bir nedenden dolayı yumurtlama yeteneği
azalmış ana arılar muhakkak yenileriyle değiştirilmelidir.
d) Küf, arı biti, ishal, petek güvesi, yavru çürüklüğü gibi
hastalıkların olup olmadığı kontrol edilir. Kovanda tespit edilen hastalıklar
için gerekli önlemler mutlaka alınmalıdır. Ülkemizde bütün arı hastalıkları ile
ilgili ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçların ruhsatlı olmasına ve yalnızca arılar
için üretilmiş olmasına dikkat edilmelidir. Bu dönemde hastalık olmasa bile
koruyucu bir takım ilaçlar ve vitaminler de verilebilir. Hastalıklarla ilgili
koruyucu ve tedavi edici ilaçlamaları ilkbaharda, arı nüfusunun en az düzeyde
olduğu bu dönemde yapmaya dikkat etmelidir. Çünkü bu dönemde yapılan ilaçlama
bal mevsimi henüz başlamamış olduğu için, üretilen balda ilaç kalıntısı riskini
en aza indirir.
e) Kovanın fiziki
yapısı gözden geçirilir. Arıların gelişmesine engel olacak kusurlar varsa kovan
muhakkak değiştirilir. Muayeneden sonra problemli olduğu tesbit edilen kovanlar
arılık dışına çıkarılarak gerekli bakımları yapılır. Rutubetlenmiş ve küflenmiş
kovanlar güneşe konularak kurutulur. Daha sonra delik, çatlak ya sökülmüş
yerleri çakılırak tamir edilir. Kovan, içindeki artıklar kazındıktan sonra
pürmüz lambasıyla ya da yanan bir ateşin üzerine tutularak dezenfekte edilir.
Boya ihtiyacı olan kovan hiç ihmal edilmeden boyanır.
f) Çerçevelerdeki ve kovan iç yüzeyindeki fazla petek parçaları
kesilip toplanır. Özellikle arıların işgal etmediği aşırı siyahlaşmış ve eskimiş
petekler alınarak yerine yeni petekli çerçeveler takılır. Mümkünse her yıl
kuluçkalıktaki eski çerçevelerin yarısını değiştirmek kovanın sağlıklı
gelişmesini olumlu yönde etkiler.
g) Kuluçkalıkta 10 çerçeve bulunan bir kovanda 2 çerçeve arı
kalmışsa bu aile zayıftır. 3-4 çerçeve arı varsa ve ana arısı yaşlı ve hasta ise
bu kovan da zayıftır. Fakat 3-4 çerçeveli kovanın ana arısı kaliteliyse bu arı
orta güçtedir. Arılı çerçeve sayısı 4'ten fazla ve ana arısı da çalışkansa bu
kovan büyük bal toplama mevsimine kadar kendisini geliştirebilir demektir ve
güçlü kovan sayılır.
Kovan mevcudu az ise bu kovan başka bir kovan ile muhakkak birleştirilmelidir. 1
tane güçlü kovan 10 tane zayıf kovandan daha fazla bal üretir. Kovan mevcudu 3-4
çerçeve olmakla birlikte anası çalışkan kovanlara, diğer güçlü kovanlardan
yavrulu petek takviyesi yapmak gerekir. Güçlü kovanda tespit edilen kapalı gözlü
yavrulu petek yerinden alınır, üzerindeki arılar silkilerek güçlendirilmek
istenen kovanın uygun
yerine konur.
h) Besin durumu kritik seviyeye inmişse kovanlar muhakkak
beslenmelidir. Aslında ana arıyı yumurtlamaya teşvik etmek için, kovanlarda bal
olması durumunda bile kovana şerbet verilmelidir. Havaların soğuk olduğu ve
kovanın açılmasının riskli olduğu günlerde arıları kek ile beslemek doğrudur.
Ama havalar ısındıktan sonra şerbet rahatlıkla verilebilir.
Arılar çoğunlukla soğuk kış aylarında değil, havaların ısınmaya başladığı
ilkbahar aylarında sönerler. Çünkü soğuk günlerde arılar kış uykusundadır ve çok
az besin tüketir. Fakat havaların ısınmasıyla arı faaliyete geçer ve besin
tüketimi çok yükselir. Arazide bal kaynakları da henüz oluşmadığından bu dönemde
besinsiz kalan arı kovanı sönmeye mahkum olur.
Eğer kovanda ballı ve üzeri sırlı çerçeveler varsa arıların beslenmesine
yardımcı olmaki için bu çerçevelerin sırlarını çizerek yerine koymak gerekir.
Kovanda hiç yiyecek kalmamış ve arılar da açlıktan zayıf düşmüşse muhtemelen
vereceğimiz şerbeti yiyemeyeceklerdir. Bu gibi durumlarla karşılaşıldığında
hemen ılık şerbet yapılır ve arıları çok ıslatmayacak şekilde kovana
püskürtülür. Bu işlemle canlanan arılara daha sonra şerbet vererek kovan
sönmekten kurtarılır.
ı) Eğer arılık çevresinde doğal su kaynakları yoksa, arıların
su ihtiyaçlarını gidereceği önlemler alınmalıdır.
BALLIK KONULMASI
Arılara gerekli bakım yapıldıktan sonra, ilkbaharın ilerleyen günlerinde arazide
bal kaynakları gün geçtikçe çoğalır. Anası çalışkan olan ve problemleri çözülmüş
kovanlar hızla gelişmeye başlar. Özellikle bölme tahtası konmuş kovanlar takip
edilip, arı sıkışmadan kovan iç hacmi artırılır. Arılar çerçevelerin üst
kısımlarına beyaz petek örmeye ve kovanlar da 8-9 çerçeve arıya ulaşınca artık
ballık koyma zamanı gelmiştir. Ballık koymak için arıların kuluçkalıkta
sıkışmasını beklememek gerekir. Çünkü sıkışan arı kolaylıkla oğul vermeye
meyledecektir. Ballık konulması aynı zamanda arının oğula eğilim göstermesini
engelleyen önlemlerden birisidir.
Kovana ilave verilmeden önce kuluçkalıktaki çerçeveleri gözden geçirerek varsa
ana memelerini temizlemek gerekir. Bu işlemden sonra ballık konur. Ballığa
mümkünse 1-2 tane kabartılmış petek konulması uygun olur. Eğer arı yukarı
çıkmakta nazlanıyorsa bu kabartılmış peteklere şerbet dökülür. Ayrıca
kuluçkalıktan alınacak arılı bir çerçevenin ballığa konulması da arının yukarı
çıkmasını teşvik eder.
Arılar iyice çoğalıp birinci ilavedeki bütün çerçeveleri kabartarak bal koymaya
başladıklarında artık ikinci ballığı koyma zamanı da gelmiştir. İkinci ballık
genellikle birinci ballıkla kuluçkalık arasına konulur. İkinci ballığı koyma
esnasında da kuluçkalığı iyice gözden geçirerek varsa ana memelerini keserek
kovanın oğul eğilimini engellemek gerekir.
İlkbahar mevsimi kuluçka faaliyetlerinin en yoğun olduğu dönemdir. Oğul
dönemiyle birlikte ana arı yumurtlamayı kestiği için bu faaliyet durma noktasına
gelir.
İlkbaharda kovan içinde kuluçka faaliyetlerinin olanca hızıyla sürdüğünün ve
koloniye yeni bireylerin katıldığının en büyük göstergesi genç arıların kovan
belleme uçuşlarıdır. Özellikle öğleden sonraları genç arılar kovan dışında
yüzleri kovana dönük olarak toplu halde uçuş yaparlar. Bu uçuşlar kalabalık
olursa çoğu zaman acemi arıcılar tarafından oğul çıktığı zannedilir.
|